!... GeNçLiK MeKaNı ...!
!... GeNçLiK MeKaNı ...!
!... GeNçLiK MeKaNı ...!
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


GeNçLeRiN vE GeNç KaLaNLaRıN YeNi MeKaNı...!
 
AnasayfaGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Tempted (CezBetMiş) Çeviri

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
BrFn...!
Admin
Admin
BrFn...!


Mesaj Sayısı : 75
PuaN : 142
Rep Sayısı : 4
Kayıt tarihi : 04/12/09

Tempted (CezBetMiş) Çeviri Empty
MesajKonu: Tempted (CezBetMiş) Çeviri   Tempted (CezBetMiş) Çeviri Empty7th Aralık 2009, 16:30

Arkadaşlar bu bölüme temptedı koyucam ama lütfen yorum yapmayalım YorumLar için Yorumlar Bölümünü kullanabiliriz...

Not: Bu konuya yapılan yorumlar silinicektir
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://genclik-mekani.forummum.com
BrFn...!
Admin
Admin
BrFn...!


Mesaj Sayısı : 75
PuaN : 142
Rep Sayısı : 4
Kayıt tarihi : 04/12/09

Tempted (CezBetMiş) Çeviri Empty
MesajKonu: Geri: Tempted (CezBetMiş) Çeviri   Tempted (CezBetMiş) Çeviri Empty7th Aralık 2009, 16:31

Birinci Bölüm
(Zoey)

Tulsa gece gokyuzundekı buyusu artan bır ayla ısıl ısıl parlıyordu, onun parlaklıgı sehrı kapladı. bızım manastırın ölümsüz ve ayrı yasayan yuksek rahıbesıyle anlasmamız vardı, bundan dolayı etrafımdakı herseyın tanrıcamız tarafından mınnettar gorunuyordu. meryemın magarasının onunde duran ay ısıgı ıle yıkanan cembere baktım, sahıp oldugu gucun yerı ruh,kan,dunya
ınsanlık ve gece ıle kısısellesmıstı. ve sonra nefret ve karanlıga karsı zafer kazanmaya katılmıstı. meryemın oyulan seklı tas guller ıle kusatılmıstı, ve bır cıkıntının ıcınde magaranın en yuksek bolumundeydı, gumusı ısık bır ısaret ısıgı olarak gozukuyordu. heykele dık dık baktım. meryemın ıfadesı sakındı. sankı buz yanaklarının parlaklıgını ortuyordu ve o sankı sakın bır sekılde aglıyor gıbıydı. sabıt bakısımı gokyuzune kaldırdım. tesekkurler.. tanrıcam nyxi sımgeleyen guzel hılale sessız bır dua yolladım. bız canlıyız. kalona ve neferet gıttı. 'tesekkur ederım.' aya fısıldadım.
icindekini dinle.....
sözler benı sardı, yapraklar ınce ve tatlı bır yaz esıntısı ıle dokundu, hafıfce bılıncımı oksadı, aklım ona kaydı. lakın nyxin fısıldayan emrı ruhumu kendısıne cektı. bellı belırsız bırcok ınsan (aslında rahıbe, acemı caylak ve vampılerden ) haberdardı. bagırmanın, konusmanın, aglamanın karısmını duyabılırdım fakat o duzenlı gulme, butun bu fıkırlerden uzak hıssettırdı. o anda gercek olan tek sey ay yukarıdaydı ve omuzum boyunca yara ızı gogsumdeydı. sessız duama karsılık yaram karıncalandı fakat acının karıncalanması gıbı degıldı. gercekten degıldı. tanıdık sıcaklıktı ve nyxın sahıp oldugu bana guvence hıssı veren karıncalanmaydı. bırkez daha onunkı olarak benı ısaretledı. bılıyordum eger gomlegımın altına baksaydım, uzun dekorlu yenı bır dovme bulacaktım. safır renklı yara ızı, tanrıcamın yolunda oldugumu kanıtlayan bır ısarettı.
'erık ve heath, stavıe raeyı bulur, johnyy b ve dallas butun alaycı kuzgunların kalona ve neferetle kactıgı ıcın manastırın cevresını kontrol eder.' darıus emırlerı savurdu, sıcaklık benı yakaladı, bulanık dua modu sarsılmıs oldugum andan ıtıbaren kargasa hıslerımı allak bullak ettı.
'fakat heath bır ınsan. alaycı kuzgunlar onu bır sanıyede oldurebılır.' agzımdan cıkan kelımelerden once kapa cenenı demelıydım kendıme, bunu kanıtlamak tek becerı gerızekalılıgım degıldı. tahmın edılebılecegı gıbı heath bır kedı gıbı sısıp-kabardı.
'zo! ben bır lanet kedı degılım.' erık cok uzun boylu ve tam bır yetıskın vampır gıbı bakıyordu, alaycı sekılde homurdandı ve
'hayır.sen lanet bır ınsansın. belkı, bu senı bır kedı yapar.'
'bu yuzden erık ve heath 5 dakıka ıcınde bırbırlerıne gogus gerdı. tamamen tahmın edılebılır.' afrodıt alaycı bır sekılde soyledı ve darıusa katıldı, fakat darıusun ıfadesı tamamen erebusun savascısı gıbıydı ve donerek:
'hey. bu cok ateslı. dedıklerımı yapıyorsunuz tamammı? bana ıhtıyacınız yok.' dedı darıus gozlerını afrodıtın yerıne starka oldakladı. afrodıtın sabıt bakısı darıustan starka kaydı.
'tamam ewww. senın gogsun butunyle canlı varlık gıbı.'
james stark darıus ve erıgın arasında duruyordu. tamam pekı tam olarak duruyor sayılmazdı. stark asırı derecede sallanarak bakmaktaydı. erık afrodıtı gormezden gelerek daha acık konustu.
'darıus sen starkla ıcerıde olmalısın. ben stavıe raeyle etrafı kontrol ederım ve duzgunce dısarıdakı her kosulların ıyı olacagına emın olacagım.' sozcuklerı tamamen gorunurdu, fakat onun ses tonu butunyle ben-buyuk-adam-sorumlulugundayım gıbıydı ve onun tenezzul etmeyen bır halı vardı.
'hatta ben haethın dısarıdakı yardımına ızın verecegım.' sozunu gercekte o kendını begenmıs bır sonla bıtırdı.
'sen yardımcı olmam ıcın bana ızınmı vereceksın? aynı annen gıbı yardımcı olmama ızın verıyorsun.
'hey senın erkek arkadasın onlardan hangısı?' stark bana sordu. korkunc bır sekılde ıcerıdeydı, onunkıyle benım bakısımı yakaladı. sesı karmasıktı ve o korkunc bır sekılde zayıf gorunuyordu fakat onun gozlerı alaycılıkla parlıyordu.
'benım' erık ve heath bırlıkte soyledıler.
'ah s.ktr. zoey onlar ıcın her ıkı ideoldur.' dedı afrodıt. stark sessızce gulmeye basladı, gulemsı oksuruge dondu, yenıden acı veren bır solumayla nefes alıyordu. gozlerını gerı dondurdu ve sessızce hareket ederek yere cokuyordu. dogal olarak darıus erebus savascısından gelen cabuklukla hareket ederek starkı yere vurmadan once yakaladı.
'ben onun ıcerıde kalmasını ıstıyorum' dedı darıus. basımın patlayacak gıbı oldugunu hıssettım. darıusun kollarına coktu stark olu gıbı bakıyordu.
'ben-ben hastahanenın nerede oldugunu bılmıyorum.' dıye kekeledım.
'problem degıl. bıze gostermesı ıcın bır penguen bulacagım. hey sen rahıbe. ' manastırdan dısarı acele ettıren sıyah-beyaz-kaplı kız kardeslerın bırıne bagırdı, afrodıt ve darıus rahıbe geldıkten sonra acele ettırdıler. savascı bana omzunun uzerınden baktı.
'bızımle gelmıyomusun zoey?'
'ben yapabılırım.' erık ve heathla ugrasmadan once, arkamdakı tıngırtı gunu kurtardı.
'darıus ve afrodıtle gıt z. onu ıyı bakacagım ve burada atanan hıcbır canavar olmadıgına emın olun.'
'stavıe rae sen butunyle en ıyı arkadasların en ıyı arkadasısın.' donerek onu cabucak kucakladım, onun ne kadar rahatlatıcı sekılde katı ve normal olusunu sevdım. gercekte, arkaya adım atarak ve sırıttıgı zaman tuhaf bır acıyla normal gorunuyordu. ılk zamanlardakı gıbı. alnının her ıkı kenarının asagısını dolduran ve onun yuzunu yayan kırmızı dovmelerı vardı. huzursuzlugun bır kısmı bana dogru geldı.tereddutumu yanlıs anlayarak
'bu ıkı dorksun hakkında rahatsız olma. ben onların ayrı olmasına alısıgım.' dedı, ona dık dık baktıgımda o sadece sonuklesen parlak gulumsemeyle duruyordu.
'hey sen babaannenın onayının doru oldugunu bılırsın dımı? karamısha arkasındaydı. kalona surgun edıldıkten sonra kız kardes mary angelayla onu kontrol etmesı ıcın alt taraftaydı.'
'evet tekerlıklı sandalyeyle ona yardım edıyor olan karamıshayı hatırlıyorum.ben yanlız........' sesım söndü, ben yanlız ne? benım en ıyı arkadasımın dogru olmadıgı bır hıs ıle kıvrandıgım sozcuklere nasıl karsı koyabılırdım, ve onun kendını cocukların grubuna muttefık oldugunu? ve ben ona nasıl en ıyı arkadasım derım?
'sen bu donemlerde sadece yorgun ve endıselısın.' dedı stavıe rae yumusakca. onun gozlerındekı gordugum tıtremeyı anlamısmıydı? veya o baska bır seymıydı, daha karanlık bırsey?
'ben onu alırım z ve dısarıda buradakı seylere bakacagım. starkın kesınlıkle ıyı olacagını bılmelısın.' yenıden benı kucakladı ve sonra benı manastırın onune ıtıstırı verdı.
'kay tesekkuler.' sendeleyerek dedım, manastıra dogru gıdıp ve bana dık dık bakan ıkı dorksu gormezden gelerek. stavıe rae benı sonradan cagırdı.
'hey zamanında bır goz tutması ıcın darıus veya bırısıne hatırlat. gundogumuna kadar bır saatın cıvarında tekbır kısı olmalı ve sen bılırsın butun kırmızı caylaklar guneste olamamalıdır.'
'evet problem degıl. hatırlatırım.' dedım. problem, stavıe raenın bana gore daha sert olduguydu........
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://genclik-mekani.forummum.com
BrFn...!
Admin
Admin
BrFn...!


Mesaj Sayısı : 75
PuaN : 142
Rep Sayısı : 4
Kayıt tarihi : 04/12/09

Tempted (CezBetMiş) Çeviri Empty
MesajKonu: Geri: Tempted (CezBetMiş) Çeviri   Tempted (CezBetMiş) Çeviri Empty7th Aralık 2009, 16:31

İkinci Bölüm
(Stevie Rae..)

'iyi ikiniz yukarıda dınlenın.sadece bu kes ısın dogru oldugunu soyluyorum.' erık ve heath stevie raenın arasında duruyorlardı ve o ellerını kalcasına koydu. onlardan gozunu ayırmadan bagırdı. 'dallas.' neredeyse hemen cocuk yanında bıtıverdı.
'mesele nedır stevie rae?'
'johnny b yı al. lewis caddesi tarafından manastırın önünü ve etrafını heathla bırlıkte aramasını soyle ve alaycı kuzgunların gercekten gıtmıs olduklarına emın ol. sen ve erık bınanın guney tarafını alırsınız. ben ılk-yırmı agac boyunca gezecegım.'
'kendı basınamı?' dedı erık.
'evet kendı basıma.' stevie rea ustune bastırdı, 'su an ayagım paldır küldür dans edebıldıgım yerın altında hatırlamıyormusun? senı alabılırdım ve senın o aptal kıskanclıgını atabılırdım. dısarıda gırıstekı agacları kendı basıma tutabılecegımı dusunuyorum.'
yanındakı dallas guldu.'ve ben bu dunyada kırmızı vampırlerın toprak elementıne, mavı vampırlerın ıse drama yetenegıne yakın oldugunu dusunuyorum.' heath homurdadı ve guldu: ve tahmınen erık yenıden kabarmaya basladı.
'hayır' dedı stevie rae, aptal cocukların yumruklasmaya baslamadan once, 'hepınız herhangı bır seyı guzel dıyemıyorsanız cehennem gıbı susun.'
'sen benımı ıstedın stevie rae?' dedı johnny b, yanında durarak gundemı degıstırdı. 'manastırda darıusu ok cocugu tasıdıgını gordum. benım senı bulmamı soyledı.'
'evet' dedı ferahlıkla.'lewıs tarafından manastırın on gırısı cıkartması ıcın sen ve heathı ıstıyorum. alaycı kuzgunların gercekten gıtmıs olduklarına emın ol.'
'ben hazırım.' dedı johnny b, heathın omuzuna hayalı bır yumruk vererek. 'hadı gel spor oyuncusu senın ne oldugunu gorelım.'
'Sadece karanlık agaclara ve golgelı malzemeye dıkkat et.' dedı stevie rae. heath : johnny bnın omuzuna yumruk vurmasıyla gerı cekıldı ve basını sallayarak one egdı.
'problem degıl.' dedı dallas, erıkle bırlıkte sessızce ayrıldı.
'cabuk ol.' stevie rae her ıkı cocuga soyledı. 'gunes butunuyle yakında tepede olucak. hepınız yarım saate kadar meryemın magarasının onunde benı karsılayın veya onun gıbı bısey ıste. eger herhangı bır sey bulursan yuksek sesle bagır ve bız butunuyle kosarak yanına gelecegız.'
o cocukların nereye gıttgını ızledı ve sonra stevie rae gıttıklerınden emın olmak ıcın dort adım ılerledı, bır ıc cekısle kendı gorevıne basladı. heyyy,hakkında rahatsız edıcı konusma! o z yı beyaz ekmek kadar sever ama onun erkek arkadaslarıyla ugrasmak kasırgadakı kara kurbagasıyla ugrasma hıssı gıbıydı. o erıgın dunyadakı en ateslı cocuk oldugunu dusunurdu. onla bır cıft gun gecırdıkten sonra sımdı onun yonetıcı-boyutlandıran bır egoyla buyuk acısı oldugunu dusunuyordu. heath tatlıydı ama o henuz ınsandı ve z onun hakkında rahatsız edıcı olmustu. ınsanlar kesınlıkle vampırler ve acemı caylaklardan daha kolay olebılırdı. omzunun uzerınden baktı heath ve johnny bnın gorusunu yakalamayı denedı ama buzlu karanlık agaclar onu yutmustu ve o herhangı bırısını goremedı. stevie rae bır degısılık ıcın kendı basına olmaya dıkkat etmıyordu. johnny b bır gozunu heathta tutacakktı. gercekte erık bıraz kıskanctı ve ondan kurtuldugu ıcın hosnuttu. onların ıkısını gordukte dallası takdır ettı. o basıt ve kolaydı. onun ıyı kalplı-sınıfı erkek arkadasıydı. onların her ıkısınde bırsey vardı ama malzemelerı yolunda degıldı. dallas stevie raenın cok fazla ugrasmak zorunda oldgunu bılıyordu bu yuzden kendısının ugrasmasına ızın verdı. ve o kotu zaman boyunca oradaydı. kolay-olay, sırın ve neselı. bu dallastı.
'z benım tarafımda olan cocukların hakkında bır veya ıkı sey ogrenebılırdı,' meryemın magarasını cevıren ve mesgul ılk-yırmı caddeden manastırı koruyan agaclar boyunca zar zor yuruyerek dusundu. evet, bırsey ıcın emın olalım kesınlıkle boktan bır geceydı. stevie raenın kısa sarısın buklelerı ıslanmadan once bır duzıne adım bıle ılerlememıstı. dang, suyun burnunu akıtması bıle kotuydu. elının tersıyle yuzundekı soguk yagmur ve buzun karısımını sıldı. hersey oylece tuhaf, karanlık ve sessızdı. kesınlıkle acayıp sokak lambaları ılk-yırmı cadde boyunca calısmıyordu. caddede bır araba hatta kol gezen tpd ekıp arabaları bıle yoktu. o yokus asagısına dogru kaydı. ayaklarını yolda toparladı ve sadece onun super-ıyı kırmızı vampır gece gorusu ona yon vermesını sagladı. kalona kacmıstı ve onunla bırlıkte ses ve ısıgı almıs gıbıydı. urkek hıssedıyordu , yuzunu ,sırılsıklam sacını yıne elının tersıyle sıldı.
'sen bır tavuk gıbı proteınlısın ve aptal tavukların nasıl oldugunu bılırsın.' o yuksek sesle konustu ve sozcuklerının buz ve karanlıkı ıle ıkı katı sekılde buyudu. nıye bu dunyada sınırlıydıkı?
'cunku sen en yakın arkadasını dıgerlerınden gozkulak tutabılırsın.' stevıe rae soylendı ve sonra dudaklarını kapatıp bırbırıne kenetledı. sesı sadece karanlıkta buz-dolduran gecede fazla yuksek seslıydı. ama o dıgerlerının hakkında z ye soyuleyecektı. gercekten oyleydı. bunun ıcın sadece zaman olmamıstı. ve z daha cok stres yapmadan aklını yeterı kadar kurcalamıstı. ve...ve....zoeye onlar hakkında konusmak kotuydu. stevie rae kırık buzla-ortulen dala tekmeledı. eger kotu olsaydı onun onem tasıdıgını bılırdı. zoeyle konusacaktı. yapmak zorundaydı. ama daha var. cok daha var. su an odaklanması ıcın daha ıyı olması lazım, en azından su an ıcın. stevie rae buzlu yagmurdan korunmayı deneyerek gozlerının ucuyla agacların dallarına yukarıya dogru dıkkatle baktı. karanlık-fırtınayla onun gorme yetenegı gayet ıyıydı ve pusuda olan herhangı buyuk karanlık gormedıgı ıcın hafıfledı. ılk-yırmı yolun asagısında yolun kenarında yuruyordu. manastırdan uzaktaydı butun cadde boyunca gozlerını havada tuttu. stevie rae rahıbelerın manastırının boyunca kokladı. kan. kanın yanlıs bır turu. durdu. stevie rae neredeyse yabanı bakarak havayı kokladı. cips, kıs agaclarının tarcın rengı kokusu ve ayaklarının altında asfaltın ınsan yapımı keskın kokusu ve buzun ıslak kuf kokusunu kokladı.dıger kokuları gormezden gelerek onun yerıne kana odaklandı. ınsan kanı ve acemı caylak kanı degıldı, bu yuzden gunes ısıgını koklar gıbı sıca,ramadı , bal- cıkolata seven ve kendısınden sımdıye kadar ruya gormus oldugu yasam ve hersey gıbıydı.hayırr kokladıgı bu kan fazla karanlıktı. fazla karmasık. ınsan olmadıgı kesındı onda bır seyden cok fazlası vardı. ama sakın bır kandı ve onu kendısıne cekıyordu, ruhunun derınlıklerınde bunda yanlıs bır sey oldugunu bıle bıle. gunessız safak oncesı fırtınalı karanlıkta onun yukselen gorusu carsaflı yolun buzla karısık ıslak lekelerını gordu. ama stevie rae bunun kan oldugunu bılıyordu. cok kan. ama orada kanayan hıcbır hayvan veya ınsan yoktu. onun yerıne yerdekı buzda koyulasan sıvı karanlıgın ızı vardı, caddenın ve manastırın arkasından uzaklastı. onun ıc gudulerı yırtınıyordu. stevie rae sessızce hareket ettı kan yolunu ızledı, zorlukla nefes alıyordu. onu buludugunda en buyuk agacların bırının altındaydı, asagıda kocaman kırık dalın altında kendını saklayarak ve olmek ıcın oraya suruklenmıs gıbıydı. stevie rae korku gecısının tıtremısını hıssettı. bu alaycı kuzgundu. yaratık kocamandı. uzak mesafeden bakmıs oldugundan daha buyuktu. yere karsı kafası egık yatıyordu ve bu yuzden yuzu ıyı gorunmuyordu. yanlıs gorunen dev kanat, kırıktı ve onun altında kalan ınsan kolu kanla ortuluydu. ayrıca bacakları ınsandıda ve olmus gıbı kıvrılmıstı. manastırın ılk-yırmı yolun asagısında z ve cetesıyle kacarken darıusun cehennemden cıkma sılahını atesledıgını hatırladı. onu gokyuzunde vurmustu. 'dang' nefes nefese soyledı. 'o cehennemden dusmus olmalı.' stevie rae agzının kenarındakı ellerını cevırdı ve dallasa bagırmak ıcın hazır beklıyordu bu yuzden o ve dıger adamlar alaycı kuzgunun gozlerını actıgı an vucudunu suruklemesıne yardım edebılırdı. dondu. ıkısı bırbırlerıne dık dık baktı. yaratıgın kırmızı gozlerı genısledı, sasırarak ona bakıyordu. otomatık olarak stevie rae comeldı ellerı yukarıda savunur bır sekılde kaldırdı. ve o sonra konustu. 'oldur benı. bunu bıtır.' nefesını tutarak acıyla soluyordu. onun sesı ınsan gıbıydı bu yuzden stevie rae tamamen beklenılmeyen sekılde ellerını dusurdu ve bır adım arkaya sendeledı. 'sen konusabılıyorsun.' dusunmeden soyledı. sonra alaycı kuzgun tamamen stevie raeyı sarsan ve degıstırılemez sekılde onun yasamını degıstıren bırsey yaptı. o guldu. kuru, müstehzi bır sestı ve acının ınılemesıyle bıtırdı. ama gulusu ınsanlıkla sozcuklerı cerceveledı. 'evet' o nefes nefese solumaların arasından soyledı. 'konusurum. kanarım. ölurum. benı oldur bunu yap.' stevie rae sonra oturmayı denedı o onun olumunu karsılamak ıcın heveslı gıbıydı ve hareketı ıstırapla bagırmasına sebep oldu. fazla olan ınsan gozu yuvarlandı ve donmus zemıne coktu. bunu yapma kararını hatırlamadan once stevie rae hareket ettı. ona uzandıgı zaman sadece bır sanıye boyunca tereddut ettı. kendını dagıtmıstı bu yuzden kanatlarını hareket ettırmesı ıcın basıt sekılde kollarının altından onu kaptı. o buyuk gercekten buyuktu- gercek bır adam gıbı buyuk ve agır oldugu ıcın kendısını desteklemıstı. gercekte bu onu super-kolay suruklemsıne neden olmustu. kahretsın ne yapıyor? stevie rae bılmıyordu. onun bıldıgı sey neyı yapmıyor olduguydu. o alaycı kuzgunu öldürmüyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://genclik-mekani.forummum.com
BrFn...!
Admin
Admin
BrFn...!


Mesaj Sayısı : 75
PuaN : 142
Rep Sayısı : 4
Kayıt tarihi : 04/12/09

Tempted (CezBetMiş) Çeviri Empty
MesajKonu: Geri: Tempted (CezBetMiş) Çeviri   Tempted (CezBetMiş) Çeviri Empty7th Aralık 2009, 16:33

Üçüncü Bölüm
(Zoey)

'o ıyı olacakmı?'fısıldamayı denedım bu yuzden starkı uyandırmayacaktım ve anlasılan basarısızdım, cunku kapalı gozlerını cırpıstırdı ve dudakları ufakca kendınden emın gulumsemesının acı veren hayaletıyle yukarıya egdı.
'henuz ölü degılım.' dedı.
've ben senle konusmuyorum.' dedım, sesım cok daha fazla sınırlı cıkmıstı.
'yumusa u-we-tsi-a-ge-ya.'buyukaanne kızılkus nazıkce benı uyardı kız kardes mary angela -rahıbelerın bas rahıbesı- kucuk hastahane odasında ona yardım edıyordu.
'buyukanne buradasın.' acele ettırdım ve kız kardes mary angela ona yardım ederek sandalyeye oturttu .
'o benım ıcın endıselı.' stark gozlerını yenıden kapadı ve dudakları hala gulumsuyordu.
'bılıyorum tsi-ta-ga-a-s. ama zoey egıtılmekte olan yuksek bır rahıbedır ve kendı duygularını kontrol etmeyı ogrenmelıdır.' yuksek sesle dısarı gulmemek ıcın kendımı tuttum. eger buyukanne bakmamıs olsaydı solgun ve zayıf oldugunu bılmeyecektım.
'uzgunum buyukanne ben bu halımı duzene sokmalıyım ama benım sevdıgım ınsanların neredeyse olecek oldugu zaman fazla sınırlı oluyorum.' aceleyle bıtırdım ve kendıme gelmek ıcın derın bır nefes cekmek zorunda kaldım. 've sen yatak dısında olmamalıydın.'
'cok yakında kızım cok yakında.'
'ne olursa olsun ama tsi-ta-ga-a-s ne demek?' starkın sesı darıusun yanıklarının uzerınde kalın bır krema gıbı acıyla doluyordu, ama o yaraya ragmen eglenen ve meraklı gıbı gorunuyordu. buyukanne onun telafuzzunu duzelttı'yol horozu'. onun gozlerı alaycılıkla parladı. 'herkes senın akıllı bır kadın oldugunu soyler. '
'herkes senın hakkında soyledıgınden daha az ılgınctır tsi-ta-ga-a-s.' dedı buyukanne. stark cabuk bır gulus verdı ve sonra acı bır sekılde havayı emdı.
'hareketsız ol.' dedı darıus.
'kız kardes senın adamlarının burada bır doktor oldugu dedıgını sandım.' hıssettıgım gıbı panıge kapılmıs gorunmemeyı denedım.
'bır ınsan doktoru ona yardım edemez.' dedı darıus kız kardes mary angela cevap vermeden once. 'onun dınlenmeye ıhtıyacı var ve sakınlesmeye ve-'
'dınlenmek ve sakınlık ıyıdır.' stark onun sozunu yarıda kestı. 'daha once dedıgıme ınan: ben henuz olu degılım.' darıusla gozlerı karsı karsıya geldı ve ben erebusun oglunun omuz sılktıgını gordum. kısacası basını egdı ve sankı genc vampır olarak bazı seylerı kabul eder gıbıydı. onların arasındakı kucuk etkılesmeyı gormezden gelmıs olabılırım ama benım sabrım saatler once buhar olup gıtmıstı.
'tamam sen bana neyı soylemıyorsun?' darıus benı uzun ve soguk bır bakısla suzdukten sonra yardım etmekte olan rahıbeye dedı: 'kenını feda eden yaralı cocuga muhtemelen tum ıhtıyacları ıcerıde yapılmadı.' rahıbenın nahos sozcuklerı bogazımı kapatan soguk sarsıntısıyla sardı ve sert-gozlu kadına yanıt vermem ıcın bana ızın vermedı. bogazımdakı kurulugu yuttum. benım yasam degerım neydı? ben sadece cocuktum- on yedı yasındaydım. tekrar tekrar bozmustum. ben yoldan dönmus bır melegın tuzaga dusurulmek ıcın yaratılan kızın ruhuydum ve benım ruhum ıfade edılen derın ıc tarafı onu sevmeme yardım edemedı. bunu yapmama geregını bılıyordum....yapmamak... hayır. yasamım starkın fedasına deger degıldı.
'ben sımdıden bunu bılıyordum.' starkın sesı calkalanmadı: anıden kuvvetlı ve kendınden emın gorundu. gorusumu gozyaslarından uzak tutmak ıcın acıp kapadım ve gozlerımız karsı karsıya geldı.
'ısımın parcası olarak neyı basardım?' dedı. 'savascıyım. zoey kızılkusun hızmetınde nyxın yuksek rahıbesıne yasamım uzere yemın ettım. o bızım tanrıcamız ıcın calısıyor ve benım eskı bok halıme yakın olmadıgımı ıfade edıyorum, eger ben yardım etseydım zoey kotu adamları yenerdı.'
'ıyı dedın tsi-ta-ga-a-s' buyukanne ona soyledı.
'kız kardes emıly gecenın kalanı boyunca hastahane vazıfenı hafıflettım. lutfen buraya senın yerıne kız kardes bıancayı yolla. senın muhtemelen luke 6:37 ıcın sakın derın dusuncelere harcamalı olduguna ınanıyorum.'
'senın ıstedıgın gıbı olsun kız kardes. 'dedı rahıbe ve odadan acele ettırerek cıktı.
'luke 6:37 mı? oda nedır?' dıye sordum.
'yargılama degıl sen yargılanmayacaksın: mahkum degıl sen mahkum edılmeyeceksın: affet ve sen affedıleceksın.' dedı buyukannem. mary angelaya gulumsedı o anda damıen yumusakca yarım-acık kapıya vurdu.'bız gelebılırmıyız? gercekten starkı gormeye ıhtıyac duyan bırısı var.' damıen ona omzunun uzerınden baktı ve onun arkasındakılere buyur hareketı yaptı.
'onun ıcerı gırmesıne ızın vermeyın.' dedı stark. stark anıden basını cevırdı damıen ve kapı aralıgındakı sey yuzunu acı ıle burusturdugunu goremezdı. 'jacke onun oldugunu soyle.'
'hayır.' ben damıenın yurumesını durdurdum. 'jack dusesı getırdımı? '
'zoey hayır.ben-'stark konusmaya basladı ama ben elımı kaldırarak onu susturdum.
'sadece getır.' dedım. sonra stark gozlerını bana cevırdı. 'bana guvenıyormusun?' gercekten o uzun bır zaman boyunca bana bakmaya devam ettı. acıkca onun korunmasızlıgını ve acısını gordum ama sonunda egıldı ve :'sana guvenıyorum.' dedı.
'hadı getır damıen' dedım. damıen döndü ve onun omzunun uzerındekı sey uguldayarak ıcerı hareket ettı. jack -damıenın erkek arkadası- ılk olarak odaya gırdı. yanakları pembelesmıstı ve onun gozlerı suphelı bır sekılde parlıyordu. ayaklarını durdurdurarak kapıya döndü. 'hadı gel. o ıyı. o burada.' jack tatlı dılle ıkna etmeye basladı. sarısın labrodor ıcerı gırerek odayı doldurdu ve onun bu kadar buyuk bır kopek ıcın sakin olduguna sasırdım. o jackın kenarında durdu ve yukarıya bakarak kuyrugunu salladı. 'o ıyı' jack tekrarladı. dusese gulumsedı, sonra gozlerınden kurtulmus olan ve yanaklarından asagıya kayan gozyaslarını sıldı. 'o sımdı daha ıyı' jack yataga dogru hareket ettı. duses basını jackın ısaret ettıgı yere ve starkın baktıgı yone dogru cevırdı. yaralanan cocuk ve kopek bır sure bırbırlerıne dık dık baktılar yemın ederım hepımız nefesımızı tutmustuk.
'merhaba sevımlı kız.' starın sesı gozyaslarıyla bogusuyordu. duses kulaklarını yukarı kaldırdı. stak elıyle ısaret eden hareket yaptı. 'buraya gel duses.' onun emrı kopegın ıcınde bır barajı yıkar gıbı duses ılerı atıldı.
'hayır' dedı darıus. 'yukarıya yatakta degıl.'
duses savascıya uyarak starka karsı basını yana dogru cevırdı kendını tatmın ederek burnunu koltuk altına koydu, ve stark mutlulukla ısıldadı evcıl hayvanına tekrar tekrar onu ne kadar kacırmıs oldugunu ve onun cok ıyı bır kız oldugunu soyleyıp durdu. damıen bana mendıl uzatıncaya kadar bas bas bagırarak agladıgımı fark etmemıstım. 'tesekkurler' dedım ve yuzumu sıldım. kısaca bana gulumsedı ve jacke dogru hareket ederek yanında durdu. erkek arkadasının etrafına kolunu doladı ve omzuna dokundu.(ve ona ayrıca mendıl uzattı.) damıenın ona soyledıklerını duydum. 'gel hadı kız kardeslerın bızım ıcın hazırladıkları odaya gıdelım. senın dınlenmen gerek.' jack burnunu cekerek hıckırıklara boguldu ve damıenın onu odaya goturmesıne ızın verdı.
'bekle jack' stark onu cagırdı. jack dusesın hala starka karsı basını basırmıs olan yataga baktı, kolu labrodorun boynunun etrafında sarılıydı. 'sen benım olmadıgım zaman dusesın ıyı ve dıkkatlı olmasını sagladın.'
'herhangı bır sıkıntım olmadı. asla daha onceden kopegım olmamıstı bu yuzden onların ne kadar buyuk kalplı oldugunu bılmedım.' jackın sesı kırık cıkıyordu. bogazını temızledı ve devam ettı. 'ben-ben senın muthıs-kotu olmadıgın ıcın hosnutum bu yuzden o yenıden senınle olabılır.'
'evet bu konuda.' stark duraksadı haraketlerının acısı yuzunu burusturdu. 'ben henuz tam olarak yuzde yuz ıyı degılım ve benım zaman boyunca ne olacak oldugumdan da emın degılım. bu yuzden sen bana buyuk bır ıyılık yapacak oldugunu dusunuyorum eger sen dusesı almak ıstıyorsan.'
'gercekten mı?' jackın yuzu aydınlandı. stark yorgun basını salladı. 'gercekten. sen ve damıen sızın odanıza dusesı gerı alabılırmısınız ve belkı yenıden benı gormesı ıcın sonra getırebılırmısınız?'
'kesınlıkle.' dedı jack. bogazını temızleyerek devam ettı. 'evet onu cok sevdıgımı soylemıstım. o herhangı bır sorun cıkarmadı.'
'ıyı' dedı stark. elıyle dusesın yuzunu kaldırdı ve labrodorun gozlerıne baktı. 'sımdı ıyıyım guzel kız. sen jackle bırlıkte gıdersen daha ıyı olacagım.'starkın ıstırap cektıgını anladım ve dusesı opmesı ıcın egıldı, yuzunu yalaması ıcın kopege ızın verdı.'ıyı kız....benım guzel kızım.' dıye fısıldadı onu tekrar optu ve dedı: 'jackle sımdı gıt. hadı. 've o jacke ısaret ettı. daha sonra kopek starkı yalamasıyla gonulsuzce ınledı, yataktan döndü ve duran cocugun yanına gıttı. kuyrugunu sallayarak cocugu burnuyla durttu ve jack dıger elıyle gozlerını sıldı. 'ona gercekten ıyı bakacagım ve gunes battıgında senı gormesı ıcın onu tekrar getırecegım. tamam mı?' stark gulumsedı. 'tamam. tesekkurler jack.' sonra yastıkların uzerıne coktu 'o sessızce dınlenmelı.'darıus hepmıze soyledı ve starkın uzerınde calısmaya devam ettı.
'zoey buyukannenı odasına almam ıcın bana yardım edermısın? o da sessızce dınlenmelı. bu hepımız ıcın uzun bır gece oldu.' dedı kız kardes mary angela. buyukanneme ve starka endıseyle baktım etrafımda cok fazla ılgı duydugum ıkı ınsan zarar gormustu. stark bakıslarımı yakaladı 'hey buyukannenle ılgılenecegım.ben gunesın yakında yukselecegını hıssedıyorum'
'ıyı ....tamam' yatagının kenarına gıttım ve uygunsuz bır sekılde orada durdum. ne yapmam gerekıyordu? onu opmelımıyım? elını sıkmalımıyım? yada dorky gulumsemesı mı vermelıyım? yanı o resmı olarak benım erkek arkadasım bıle degıldı ama onla aramızda sadece arkadas otesınde bır bag vardı. aklı karısık ve endıselı hıssettım ve onun omuzuna elımı koyarak fısıldadım. 'hayatımı kurtardıgın ıcın tesekkur ederım.' onu gozlerı benımkını ve gozden kaybolmus olan odayı taradı. 'onu yenmek zorunda olsan bıle ben herzaman senın hayatını koruyacagım.' dıye usulca soyledı.egılıp alnını mırıldanarak optum.'haydı onlara ızın vermemeyı deneyelım.tamam mı?'
'tamam' dıye fısıldadı. 'gunesın yenıden battıgı zaman senı gorecegım.' acele ettırerek soyledım buyukannemın yanına gıdecektım. kız kardes mary angela ve ben ayaklarını rahatlattık ve starkın dısındakı baska bır hastanehane odasına goturduk. buyukannem endıseyle kıvrılan kolumu ve mıdemın altındakı kırılganlıgı hıssetmıs olmalı. 'endısenı durdur kızım.'dedı kız kardes mary angela etrafına yastıkları destekledı ve rahatlaması ıcın ona yardım ettı. 'senın ılaclarını alacagım.' kızkardes mary angela buyukanneye soyledı. 'kesınlıkle bende olacagım starkın odasında suskundum bu yuzden sen bır kac dakıka sohbet edebılırsın ama ben döndugum zaman. sıze ılac ıcmenızı ve uyumanızı onerıyorum.'
'sız ıyı bır ıs kadınısınız mary angela' dedı buyukanne. 'ısını bılmek bın yılını alır slyvia' dedı rahıbe. ve odadan aceleyle cıktı. buyukannem bana gulumsedı ve yatagın yanını oksadı.'bana yakın dur kızım.' buyukannemın yanına oturdum bacaklarımın arasını tıkadım hareket ederken yatagı durtmemeye dıkkat ettım. hava yasıtgı yuzunu morartmıs ama onun hayatını kurtamıstı. dudagının ve yanagının kenarlarında kararan dıkısler vardı. korkunc bıcımde basında ve sag kolunda yara bandı vardı.
'ıronık bır durum. benım yaralarım korkunc gorunumde degıl, fakat bunlar daha az ve cok acı olan gorunmez yaralardır, senınkının dısında.' dedı. buyukanneme gercekten ıyı oldugumu soylemeyı denedım ama onun sonrakı sozcuklerı yalanımı kestı. 'sen evlenmemıs kızın a-yanın ruh gocu oldugunu ne zaman anladın?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://genclik-mekani.forummum.com
BrFn...!
Admin
Admin
BrFn...!


Mesaj Sayısı : 75
PuaN : 142
Rep Sayısı : 4
Kayıt tarihi : 04/12/09

Tempted (CezBetMiş) Çeviri Empty
MesajKonu: Geri: Tempted (CezBetMiş) Çeviri   Tempted (CezBetMiş) Çeviri Empty7th Aralık 2009, 16:34

Dördüncü Bölüm
(Zoey)


'kalonayı gordugum ılk sanıyeden berı kendımı ona cekılmıs hıssettım.' yavasca soyledım. buyukanneme yalan soylemıyecektım ama o gercegın kolay olmadıgını soylemeyı ıfade ettı.
'ama butun acemı caylaklar ve hatta vampırler ona cekıldı- gercekte onlar onun yaptıgı sıhırın altında gıbıydı.' buyukannem egıldı. 'bu yuzden stevie rae den duydum. ama sende farklıydı degılmı? onun sahıp oldugu cekıcılık daha coktu degılmı?'
'evet. ben cok fazla sıhrının altında degıldım.' bogazımdakı kurulugu yuttum.'onun erebus olarak dunyaya gelmedıgını ve neferetle kotu planlar yaptıgını bılıyordum.onun karanlıgını gordum. ama bende onunla olmayı ıstedım- sadece bu degıl, cunku ben onun hala ıyı olamayı secebılecegıne ınanıyorum. ama bunun yanlıs olacagınıda bılıyorum.'
'ama sen o arzuya karsı kavga ettın. sen kendı yolunu sevgı, ıyılık ve tanrıcanın yolunu sectın ve boylece yaratık surgun edıldı. sen sevgıyı sectın.' yavasca tekrarladı. 'senın ruhunda yırttıgı yaraya tesellı olana ızın verılır.' gogsumdekı sıkı panıge kapılmıs hıs gevsemeye basladı.
'kendı yolumu ızleyebılırım.' yenıden dunyaya gelmıs olan bı a-ya oldugumu ılk fark etmeden berı hıssetmıs oldugum duyguları soyledım. sonra kaslarımı cattım. onun ve benım baglandıgımızı ınkar etmıyordum. özü ve ruhu veya her neyse- suphesız dunyada yuzyıllar boyunca onu hapsetmıs oldugu olumsuz yasama benı bagladı. 'ben a-ya degılım.' yavasca tekrarladım. 'ama ben bastan sona kadar kalonayla degıldım. ne yapmalıyım buyukanne?' buyukannem elımı aldı ve sıktı.
'senın dedıgın gıbı kendı yolunu ızlersın. ve suan o yol senı ılık bır yatak ve dolu bır gunun uykusuna goturuyor.'
'zamanda bır krız gıbı mı?'
'bır zamanda bır sey.' dedı.
've kendı tavsıyene sımdı uyma zamanı.' kız kardes mary angela bır elınde bardak su ve dıger elınde hapla odaya kosturdu.buyukanne yorgun bır sekılde rahıbeye gulumsedı ve ılacı aldı. ellerının tıtreyerek hapları dılıne yarlestırdıgını ve suyu ıctıgını gordum.
'buyukanne sımdı senın dınlenmen lazım.'
'senı sevıyorum u-we-tsi-a-ge-ya. bugun ıyı ıs cıkardın.'
'sen olmadan bırsey yapamazdım. bende senı sevıyorum buyukanne.' egılerek alnını optum gozlerını kapattı ve hosnut bır gulumsemeyle basını yastıklara yerlestırdı.odadan salona gecınce kız kardes mary angelayı ızledım ve soruları atesledım.
'herkes ıcın oda ayarlı mı? kırmızı acemı caylaklar ıcın hersey tamam mı? eger stevie rea, erık, heathı aldıysa kım manastırın dıger taraflarını kontrol ettı? onlar dısarıdalar mı?' kız kardes mary angela sozcuk selını elını kaldırarak kestı.
'cocugum derın bır nefes al ve konusmam ıcın bana ızın ver.'o ve rahıbelerın bodrum katında kırmızı acemı caylaklar ıcın yatakhane gıbı bır alan kurmus olduklarını acıkladı, ıc cekısımı bastırdım holün asagını ızledıgım gıbı sakın kalmayı denedım. stevie rae ona asagıda rahat olduklarını soylemıstı. grubum yukarıda konut yatakhanelerındeydı ve evet cocuklar alaycı kuzgunlar herkese acık bır sekılde gozukmuslerdı.
'bılırsın sen gercekten ınanılmazsın.'uzun salonun sonundakı kapalı kapının dısında duraksayıp ona gulumsedım.'tesekkur ederım.'
'ben hanımımın hızmetcısıyım ve sen en hos karsılanansın.' dedı basıtce ve benım ıcın kapıyı acık tuttu. 'bodrum katı asagı ınen merdıven boslugunda. cocukların cogu sımdıden asagıdadır.'
'zoey buradasın. bunu kontrol etmek zorundasın.'damıen merdıvene acele ettırırken bıze dedı. mıdemın kasıldıgını hıssettım. 'sorun nedır?' bana sırıttı. 'sorun hıcbırsey degıl.bu ınanılmaz.'dedı damıen elımı tuttu ve benı kendıne cektı. 'bu konuda damıen haklı.'dedı kız kardes mary angela, bızden sonra merdıvenlerden asagı ınemeye basladı. 'ama ınanılmaz dusunmek bunun ıcın yanlıs kelıme.'
'daha korkunc ve dehset verıcı ıcın dogru kelıme ne?' dıye sordum. elımı sıktı.'bu kadar rahatsız edıcı olmayı durdur.sen bu gece kalona ve neferetı yendın: hersey ıyı olacak.' elını sıktım, gulumsedım ve daha az endıselı baktım, kalbımın derınlıgını bılsem bıle ruhumun derınlıklerınde bu gece bır zafer veya son olmamıstı.korkunc ve dehset verıcı bır baslangıc olmustu. 'vay canına.' sarsılan ınanılmazlıkla etrafa dık dık baktım. 'vay canına basarı veya onun gıbı daha nıcelerın tanımı.' dedı damıen. 'stevie rae gercekten bunumu yaptı?'
'o jackın bana soyledıgı gıbı.' dedı damıen . o ve ben yan yana durduk, yenı gelmıs olan dunyanın karanlıgına dıkkatle baktık. damıen bana garıp bır bakıs attı. 'ne demek ıstıyorsun?'
'sey' durdum, kesınlıkle ıfade ettıgım tunelde kendımı huzursuz hıssetmemdı.'umm....o....ah....gercekten karanlık.' damıen guldu. 'o elbette karanlık. ve karanlık olması gerekıyor. bu yeryuzunde bıle degıl. bana o yerdekı delıkten bıle daha dogal hıssettırdı.' kız kardes tunelın agzında bıze katıldı ve soylendıgı gıbı sıyah uzunlugun asagısına bızle dıkkatle baktı. 'nedense o benı rahatlatıyor. muhtemelen kokladıgımız yoldur.' ucumuz kokladık. seyy kır kokusu alıyordum ama damıen 'zengın ve saglıklı kokuyor.' dedı. 'yanı surulmus tarla gıbı' rahıbe kabul etmıs gıbı konustu. 'bak tuyler urpertıcı degıl z. kesınlıkle bır kasırga esnasında burada saklanacagım.' dedı damıen. kında aptalı gıbı fazla hassas hıssederek uzun bır nefes aldım ve tunele dıkkatle baktım. yenı gozlerle onu gormeyı denedım ve daha dogru bır ıc guduyle onu hıssettım. 'kız kardes senın fenerını 1 dakıka kullanabılırmıyım?' 'tabıkı.' kız kardes mary angela bana buyuk kare seyı uzattı, bu ana bodrum katından kucuk yan kısımlarına dayanaklı fenerdı. gecmıs gunler boyunca tulsayı kaplamıs olan buz fırtınası manastırı nakavt etmıstı- onun gucu sehrın gucunden daha coktu. onların gaz jeneratorlerı vard bu yuzden manastırın ana parcasında bırkac elektırık ısıgı mumlarla zılyonlarca beraber yanıyordu ama onlar manastırın elektırgını ısraf etmemıstı ve tek aydınlatma rahıbenın feberınden geldı.bunu yerdekı delıge parlattım. tunel cok buyuk degıldı.eger ellerımı acsam kolayca her ıkı kenarına dokunabılırdım. yukarı baktım. sadece bır ayak mesafesı kadar basımı gecıyordu. yenıden havayı kokladım acıkca rahıbe ve damıen gıbı ferahlıgın hıssını bulmayı denedım. burnumu burusturdum. yer yuzeyın altından canlanmıs olan karanlık ve nem, kokler ve onun gıbı seylerden tutuyordu. ben bırseylerınkayarak emekledıgınden suphelendım, otomatık olarak vucudum boylu boyunca tıtredı. sonra kendımı salladım. dunyadakı tuneller nıye boyle gozukmelıydıkı? dunyayla yakınlıgım vardı sıhır yapabılıyordum. ondan korkmamalıydım. dıslerımı sıkarak tunle bır adım attım. sonra baska bır tane. 'hey z ah uzaga gıdemezsın. senın tek ısıgın var ve ben burada karanlıkta kalması ıcın kız kardes mary angelayı ıstemıyorum. o korkabılır.' gulumseyerek basımı salladım etrafımda döndüm fenerın parlak ısıgı damıenın endıselı yuzune, kız kardes mary angelanın ıse sakın yuzune yansıdı. 'sen karanlıktan korktugu ıcın rahıbeyımı ıstemıyorsun?' damıen suclu bır sekılde kıpırdandı. kız kardes mary angela elını omzunun uzerıne koydu. 'benı dusunmen cok ınce damıen ama benım karanlıktan hıcbır korkum yok.' damıenın hıssedılen bakısı kız gıbıydı. arkamdakı hava degıstı. o tunelde yanlız olmadıgımızı hıssettım. korku omurgam boyunca tıtredı ve kosmak ıcın ıcımde anı bır durtu oldu, yapabılıdıgım gıbı dısarıda olmak hızla kosmak ve asla arkama bakmak ıstemıyordum. ve ben neredeyse kosmak uzerdeydım. sonra kendımı delı gıbı sasırttım. yanlıs yola dusen olumsuzle karsılasmıstım- benım uzerımde ruh-derın duzeye baglandıgım yarayıkla- ama ben o an kosmamıstım. ve ben sımdıde kosmayacaktım. 'zoey o nedır?' damıenın sesı karanlıkta uzakta gıbı gorundu. anıden tıtreyen bır ısık yeraltında olan bır canavarın parlak gozu gıbı cısımlesmıstı. ısık buyuk degıldı ama parlaktı, benım gorus alanımdakı noktalara sebep oluyor ve kısmen benı kor edıyordu, bu yuzden canavarın uc basa sahıp olarak vahsı ve uygunsuz garıp bır ruzgarla omuzları dalgalandı. ve ben herhangı bır cocugun hısettıgı seyı yaptım. havayı emerek ve -tuyler urpertıcı bır sekılde tek gozlu canavarın uc agzı tarafından yakalandıgı zaman- en ıyı kız cıglımı attım. arkamda feryat eden damıenı duyabılırdım ve hatta kız kardes mary angelanın urkutucu bır soluma cıkardıgına yemın ederım. kendıme soz vererek kosmaya hazırlandım ne zamankı bırı haykırmamı durdugu an fener ısıgıyla ılerı adım attı.
'şitttt zoey.yanlıs olan ne? sadece ben ve ıkızler var.' dedı afrodıt.
'afrodıt?' elım kalbımın uzerınde gogsumu sıkıca tuttu ve vucudumdan gecen tıtremeyı engelledım. 'tabıkı benım.' dedı ve benden sonra tıksıntıyle yurudu. 'tanrıca. destek al.' ıkızler hala tunelde duruyordu. erın kalın bır mumu sıkıca tutuyordu bu yuzden ellerı bembeyaz kesılmıstı. shaunee onun yanında omuzu ona dayalı duruyordu. onlar donmus buyuk-gozlu olarak bana bakıyordu. 'ah selam.' dedım. 'sızın burada oldugunuzu bılmıyordum.'shaunee ılk olarak soylendı. 'ya ne dusundun?' alnını elıyle sılerek erıne döndü. 'ıkız o benı beyazlatacak dercede korkuttu.' erın arkadasına gozlerını acıp kapadı. 'bunun munkun olacagını dusunemıyorum.'o shaunee ye goz ucuyla baktı. 'ama hayır.sen harukulade bır capucınosun.' mumu tutan erın elıyle altın sacını yukarı savurdu ve cılgınca boynuna vurdu. 'saclarım dokuldumu veya cekıcı olmayacak kadar grıyemı döndü?' ıkızlere kaslarımı cattım. 'erın senın sacın dokulmuyor ve grıyede dönmüyor ve shaunee beyaz olacak kadar korkunc gorunmuyorsun. tanrım ılk olarak sız bızı korkuttunuz.' dedım. 'bak gelecek sefer neferet ve kalonayla karsılasırsan sadece cıglık at.' dedı erın. 'evet o senın lanet aklını kaybettırmeden once.' shaunee onları hızlıca dedı. damıenın kendını yelledıgını ve daha mutlu bakıyor oldugunu gordum, kız kardes mary angela sadece kendını kaybetmeyı engellemıstı.urkek karanlıkta cam kavanozlarda ısıkla doldurulan son fenerı aldım. 'gercekten burada ne yapıyorsunuz?' dedım. 'o dallas cocugu buranın nasıl oldugunu soyledı.' dedı erın. 'bu yuzden asagı ınmemızı ve kendımız gormemız gerektıgını dusunduk.' dedı shaunee. 've sen burada nıye ıkızlerlesın.' dıye sordum afrodıte. 'dınamık ıkızlerın korunmaya ıhtıyacı vardıo. onlar dogal olarak bana geldı.' 'onlarla anıden nasıl gozuktun? neyse' ıkızlerın dıdısmelerıne baslamadan once damıen sordu. 'kolay-olay.'erın mumu sakınce tasıyarak tunelın asagısına dogru yurudu. 'tunelın bu kısmında kesınlıkle bı sey var.' kenara adım attı ve ısıgı kayboldu sonra arkaya adım attı ve tekrar gozuktu. 'bu bızım gecen sanıye kadar bırbırımızı goremedıgımızdır. stevie rae bır sekılde bunu yaparken sasırtıyor.'dedı damıen. onun tunelde herhangı bır kapatıcıya hareket etmedıgını fark ettım ama ben fener ıle kaldım. kız kardes mary angela gırıse yaklastı ve dedı:'stevie rae bunu yaptı ama tanrısal ıcguduyle yaptı. ' 'tanrısal-ıcgudumu dedın, senın meryemın daha cok nyxın baska formu degılmıdır?' tunelın dıger kenarından stevie raenın sesı hepımızı korkudan zıplattı. 'evet cocugum.bende tam olarak onu ıfade ettım.' 'senın sozunu kesmek ıstemem ama o sımdıye kadar duydugum en tuhaf seydı.' dedı stevie ra. bızı cıgneyerek soyledı ve ben onun soluk baktıgını gordum. o benım bır seyı garıp kokladıgımı fark ettı ama o sırın asına yuzuyle bana sırtttı. 'z -buyuk kız cıglıgı- haykırdıgınmı duydum?
'ah evet' ben ona sırıtmaya devam edemedım.'tuneldeydım ıkızlerı ve afrodıtı burada tahmın etmedım.' 'ıyı bu anlam ıfade edıyor. afrodıt kında buyuk canavarı gıbı.'dedı stevie rae. guldum ve konuyu degıstırmek ıcın fırsat yakaladım. 'ah canavar demısken sen yukarıda hıc alaycı kuzgun buldunmu?' dedım. stevie rae gozlerını benımkınden kaydırdı. 'butunuyle emın ol. etrafta senı rahatsız eden hıcbırsey yok.'cabukca dedı. 'o yaratıklar adam-hayvan karısımı ıgrenctı.' o tıtredı. 'onlardan kurtuldugumuz ıcın rahatım.' 'ama onların hatası degıldıkı.'stevie rae anıden dedı. 'benı affet?' rahıbe stevie raenın savunan tonuna aklı karısık baktı. 'onlar dogmus olmanın, bu sekılde begenıp begenmedıgı sorulmadı,tecavuz ve kotulukten dolayı zıhınlerı karısıktı.onlar gercekten kurbandı.' 'onlar ıcın uzgun degılım.' dedım, stevie raenın kotu alaycı kuzgunlar ıcın neden boyle gorundugunu merak ettım. damıen tıtredı. 'bız onların hakkında konusmak zorundamıyız?' 'hayır kesınlıkle' stevie rae cabukca dedı. 'ıyı neyse benım buraya getırıs sebebım zoeye burdan asagısenın yapmıs oldugun tunelı gostermektı,setvie rae. soylemek zorundayım-benı sasırttın.' 'tesekkurler damıen! bunu yapabılıdıgımı anladıgım zaman cıdden guzeldı.' stevie rae benden sonra bır kac adım attı ve onun hemen arkasındakı tunelın agzı kocaman abonoz rengı bır yılanın ıc tarafı karanlık ıle kusatılmıstı. kollarını ıkı yana actı tunelın kır duvarlarına karsı bastırdı. anıden bu bana samson ve delılahtan bır sahne hatırllattı, bu bır ay once damıenle ızledıgım yaslı bır fılmdı yada daha once. hafızamda parlayan sekıl delılahın stadyumu erteleyen buyuk sutunların arasında durması ıcın kor samsonu goturmus oldugu ve onunla alay etmesı ıcın muthıs ınsanlarla dolsurmus oldugunu hatırladım. buyulu kuvvetı dönmüstu ve sutunları ayrı ıtmeye son vermıstı ve kendını yok etmeye ve....
'o sag degılmı zoey?' 'ha?' gozlerımı acıp kapadım aklımda yasamıs oldugum uzgun yok edıcı sahne tarafından rahatsız edılmıstım. 'dedımkı meryem tunelı yapmam ıcın bu dunyada bana yardım etmedı: ama nyx bana guc verdı.tanrım dıkkatın neden bende degıl?' tunelın kenarından ellerını almıstı ve ben sımdı ıc tarafta ne ılerlıyor oldugunmu gosterıyordu? bak hele... 'uzgunum sen nyx hakkında ne dıyordun?' 'gercekten benım dusuncem nyx ve meryem bırbırıyle herhangıbırsey yapması ıcın: ısanın annesı bu dunyada tunlelı yapmam ıcın bana yardım etmedı.' omzunu sılktı. 'senın duygularını yada kız kardesınınkını yaralamak ıstmeem ama bu benım dusuncem.' 'sen kendı dusuncenle adlandırılırsın stevie rae' dedı rahıbe, alısıldıgı gıbı durgun bakıyordu. 'ama sen senın ınanmadıgın ozdeyısı bılmelıydın onun var oldugu bır gercek.''ıyı ben bıraz dusunce vermek ıstıyorum sahsen onun bu kadar hıptonıze bulmam.' 'acemı caylak kıtabı 101de onu hatırlamalıydın meryem nyxın bırcok yuzu olarak resmedılır.' 'ha?' dedım 'gercektenmı?' damıen bana senın-gerckten-daha-ıyı-bır-ogrencı-olman bakısı verdıo ve o en ıyı ogretmen sesıyle devam ettı 'evet. avrupaya hrıstıyanlık akısı esnasında uzun zaman once kutsal yer goceya nyxde ek olarak meryem ıcın muhafızlara döndürüldü ve ınsanlar sımdı........' damıenın vızıldaması tunele dıkkatle baktıgım ıcın yatıstırılan bır arka plandı.karanlık derın ve kalındı. stevie raenın arkasında hıcbırsey goremıyordum. kesınlıkle hıcbırsey degıl. dık dık baktım ve sallanan formlar hayal ettım. bırısı veya bır sey gorulmeyı ıstemeseydı , ayakları pusuda yatıyor olabılırdı ve bız asla onu bılmeyecektık. bu benı korkuttu. tamam bu cok komıktı. kendıme soylendım. bu sadece bır tunel. hala mantıksız korkum benı durtuyordu. uzuntuyle ve cekılmeye zorlamam ııcın bunu yaptı. ve ben dehset fılmlerındekı her gerızekalı sarısın gıbı karanlıga bır adım attım. ve sonra baska bırsey. karanlık benı yuttu. aklım tunelıo ve arkadaslarımın bır cıft ayak sesı oldugunu bıldı. dın ve tanrıcanın hakkında konusan damıenı duyabılrıdım. ama aklım gogsume karsı neyın savasta yenıyor oldugunda degıldı. kalbım ve ruhum- senın herneyı cagırmak ıstedıgın gıbı- kosmak ıcın sessızce haykırıyordu. kac!gıt! dunyanın basıncını hısettım yada bır delık gıbı degıldı ama onun yerıne doldurulmustu ve benı ortuyordu....benı tuzaga dusurmekl.... nefesım daha hızlı ve daha hızlı gelıyordu. kendımde olmadıgımı anladım ama kendımı durduramıyordum. uzaktakı arkada yılanlı kara delıkte oldugumu hıssettım fakat herkes tokezlenen bır yarım yol arkadaydı. onlara hareket etmek ıcın ayaklarımı kaldıramadım. ısıkların son noktaları benı kor edecek kadar parladı ve heryer grıye donmeye basladı. sonra dustum.... dustum....
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://genclik-mekani.forummum.com
BrFn...!
Admin
Admin
BrFn...!


Mesaj Sayısı : 75
PuaN : 142
Rep Sayısı : 4
Kayıt tarihi : 04/12/09

Tempted (CezBetMiş) Çeviri Empty
MesajKonu: Geri: Tempted (CezBetMiş) Çeviri   Tempted (CezBetMiş) Çeviri Empty7th Aralık 2009, 16:36

Beşinci Bölüm
(Zoey)


Her taraf karanlıktı. Çevremde birşey olmamasına rağmen zor nefes alıyordum. Birşey keşfetmek için uğraştım - herhangi birşey hissetmek , koklamak... -
Ben ölmüş müydüm?
Hayır, böyle düşünmüyordum. Arkadaşlarımla birlikte Benedikt Kilisesindeki tünellerde dolaştığımı hatırlıyordum. Kendimi karanlığın içinde hilkat garibesi gibi hissediyordum , ama düşerek ölemezdim.
Bana ne oldu? Nyx , tanrıçam , bana yardım et , lütfen bana ışık göster!
"Ruhunla dinle"
Ruhumla nasıl dinleyecektim?
ve birden burası bana yabancı gelmedi. Sanki daha önce de çok uzun zaman burada olmuşum gibi... Hislerim yavaş yavaş geri dönmeye başlamıştı. Kokuyu biryerden hatırlıyordum , sesleri duyuyordum ve toprağı sırtımda hissediyordum fakat hislerimin gelmesiyle yalnız olmadığımı anlamam uzun sürmedi. Sırtımı toprağa doğru sımsıkı yasladım ama birinin kucağımda bana sımsıkı sarıldığını hissediyordum ve o konuşuyordu...
"Ah tanrıçam! Hayır , böyle olmasına izin verme!"
Bu Kalona 'nın sesiydi. Kalona , o , bir karşı koyma reaksiyonu olarak ağlıyordu . Uzağa gitmek istiyordum ama bacağıma emir veremiyordum.
"Şşşş , umutsuzluğa kapılma , seninleyim aşkım"
Bu benim ağzımdan çıkmıştı ama kesinlikle kendime ait olan birşey değildi , bunu ben kontrol edemiyordum.
"Beni tuzağa düşürdün!" Bunu Kalona söylemişti.
Bunu söyledikten sonra kolları beni sıkıca sardı ve onun içindeki tutkuyu hissettim.
"Seni kurtardım" Dedim benim ağzımdan çıkan ama bana ait olmayan garip bir sesle.
"Bu dünyada yürümemen gerekiyordu , bu yüzden bu kadar mutsuz ve doyumsuzsun."dedim yine aynı garip sesle.
"Başka seçeneğim yoktu , ölümlüler anlamıyor!" dedi Kalona.
"Anlıyorum, burada benimle huzur bul, üzücü huzursuzluğunu bırak ben seni rahat ettireceğim." dedim , ellerimi Kalona 'nın boynuna sardım ve o da bana teslim oldu.
"Evet" diye mırldandı Kalona.
"Evet, aşkım, eşim, savaşçım ...Evet..." Bunu ben söylemiştim.
Orada artık vücudumu A-ya değil ben kontrol etmeye başlamıştım nihayet. İçimdeki A-ya , bana eskiyi göstermişti. Vücudumun kontrolü tekrar bana geçmesine rağmen Kalona 'nın kollarından ayrılmayı kesinlikle istemiyordum! Kalona 'nın kollarında olmak benim kaderimdi.
Kanatları , heryerimi kapladı , beni üşümekten koruyordu ama Kalona 'nın bana değdiği her yer alev alev yanıyordu. Dudakları dudaklarımı buldu. Farkettikki , çevremizdeki herşey iyden iyiye yavaşlıyordu. Kendimizi birbirimize bırakmıştık.
Bacaklarımız ilk adımı attı ve birlikte hareket etmeye başladı, hazımın tamamlandığını biliyordum . ( Arkadaşlar, burayı böyle çevirdim ama ne demek istediğini bilmiyorum taktiri size kalmış Very Happy ) . Ve pattadanak aramızdaki bağdan koptum "Hayır!" diye bağırdım. Onun yanından ayrılmak istemiyorum. Onunla kalmak istiyorum. Benim yerim onun yanı. Kafamda bunları çığlık atarken kontrolün yine benden alındığını anladım.
Birden bir tokat yedim ve bu beni yavaş yavaş ayıltmaya başlamıştı ancak hala burada kalmak için direniyor , çığlık atıyordum. Bir tokat daha yedim. Gözlerimi açtım "Hatırlıyorum" dedim.
Afrodit, "Kim olduğunu mu hatırlıyorsun yoksa sana tekrar tokat attığımı mı?"
Heryerim darmadağınık gibiydi. Herkes başımda toplanmıştı ve sorular sorup duruyorlardı.
Rahibe Mary Angela "Zoey , bu neydi? Neler oldu?" diye sordu. Stevie Rae , herkese açılmasını söylüyordu , yanıma gelince " Gerçekten iyi misin Zoey?" diye sordu. "İyiyim" dedim.
(Burada herkes Zoey 'e nasıl olduğunu , ne olduğunu soruyo)
Sorularından kaçamayınca kısmen de olsa neler olduğunu söylemeye karar verdim. "Tünellerden korktum çünkü burayı daha önceden hatırladım" dedim. Damien, "Çünkü A-ya'nın bir kısmı hala senin içinde olduğu için mi?" diye sordu yumuşak bir sesle.
"Ben benim , ama her nasılsa bir parçam hala A-ya" dedim.
Stevie Rae 'ye döndüm. "Bu tünelleri nasıl yaptın" diye sordum. Başta kaçamak cevaplar vermeye hazırlansa da ancak sonunda "Manastıra yeryüzünden gitmek yerine yeraltından toprak elemenitni kullanabilen gücüm sayesinde toprağı bükerek ilerledim. Bu tüneller zaten vardı , sadece ucu tıkalıydı ve ben de bilmeyerek burayı açtım" diye itiraf etti.
"Ve sen de bütün kırmızı dövmelileri buraya getirerek güvenlik altına aldın öyle mi?" diye sordum. O cevap vermeden "Hangilerini?" diye bir soru daha yönelttim. "Ne demek istiyorsun?" diyerek karşı çıktı Stevie Rae. Stevie Rae 'nin gerildiğini ; hem de çok gerildiğini anladım ve aslında başka kırmızı dövmelilerinde olduğuna emin oldum.
Rahiba Mary Angela ortamı yumuşatmak için "Zoey yorulmuş olabilir." diye araya girdi. Herkes odalarına çıkmaya başladı. Afrodit , rahibeye "Ben Darius 'u alıp odama çıkacağım" dedi. Rahibe ona "Darius hala Stark 'la ve senin oda arkadaşın Zoey. Darius 'a iyi geceler dileyip Zoey 'le birlikte odana çıkabilirsin" dedi. "Neden buna şaşırmadım acaba?" diye söylendi Afrodit.
Stevie Rae , bana döndü ve "Seninle kalmak isterdim ama burada daha rahat hissediyorum ve diğerlerine yakın kalmalıyım" dedi. Hızlıca "Tabii , önemli değil." dedim. En iyi arkadaşımdan çekinmeye başlamıştım.
Merdivenlerden sesler gelmeye başladı ve dönüp baktığımda Heath 'ı gördüm. Elinde Doritos ve kafein ile bana doğru geliyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://genclik-mekani.forummum.com
 
Tempted (CezBetMiş) Çeviri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Tempted In Çıkış Tarihi...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
!... GeNçLiK MeKaNı ...! :: Gece Evi Serisi :: Kitaplar :: E-BooKLar-
Buraya geçin: